Amerika’da başlayan kriz küreselleşerek kapımıza dayandı. Kriz kapıyı çalıyor olsa da ard arda (1994, 2001) şahit olduğumuz iki çalkantılı dönem nedeniyle eminiz ki bu sefer ayaklarımız yere daha sağlam basacak. Çünkü daha önce yaşadıklarımızdan aldığımız pek çok ders var.
Gördük ki; kriz zamanında reklam vermeyi kesen değil, krizi bir yatırım fırsatı gibi değerlendirerek, sektörde boşalan alanlara oynayıp, reklam vermeye devam eden firmalar kazandı.
Bu dönemde reklam vermeyi kesen firmalar, kriz ortamı sona erdiğinde bilinirliğini yeniden sağlamak için, belki de kriz zamanında yapılacağından çok daha fazla bir harcama yapmak zorunda kaldılar. Bu tip zamanlarda tüketici de kendince bir takım kısıtlamalara gideceğinden çevresinde güvenebileceği markaların bulunması önemlidir.
O zaman ki koşullara göre ayakta kalanlar şu an ki krizi daha da hafif atlatacaklardır. Üstelik artık ellerinde yepyeni bir güç var: İNTERNET
PricewaterhouseCoopers ve World Advertising Research Centre ile hazırlanan Interactive Advertising Bureau raporu, 2007 yılında reklam harcamalarındaki büyümeyi yaratan en büyük gücün İnternet olduğunu belgelemektedir. Rapora göre, online reklam harcamalarının geçtiğimiz yıl yüzde 38 ‘e varan oranda satış göstermesiyle birlikte, 2009’da televizyonu da geride bırakması beklenmektedir. Bunlar uluslar arası sonuçlar.
Peki Türkiye’deki durum nasıl bir seyir izliyor:
Reklamcılar Derneği tarafından geçtiğimiz aylarda düzenlenen ‘Paylaşım Toplantıları’nın dördüncüsünde, Türkiye reklam sektörü de mercek altına alınmıştı. 2008 yılının ilk altı ayına ait reklamlar açıklandığında; internetin yüzde 128,84’lük bir oranla en hızlı büyüyen mecra olduğuna tanıklık ettik.
Bu büyümeyle birlikte internet geçen yılki 19,956 milyon YTL ‘lik hacimden 45,666 milyon YTL ‘lik bir düzeye erişmiş oldu.
Toplantıda verilen bilgiler ışığında hazırlanan tabloya göre, internetin dergi, radyo ve sinema mecralarını geride bıraktığını görüyor, açık havanın hemen arkasında yer aldığını, yakın gelecekte televizyon ve gazeteden sonra üçüncü mecra olacağını tahmin ediyoruz. İnternetin ulaştığı bu başarıda, tabi ki pek çok konvansiyonel mecrada bulunmayan özellikler önemli bir rol oynuyor.
Tekrar krize dönecek olursak.. Herhangi bir kriz sırasında en fazla korku yaratan şey ‘bilinmezlik’tir. Herkes bu dönemde emin adımlar atmak ve atılan her adımın nereye varacağını bilmek ister. Bu noktada internet diğer mecralardan farklılaşmaya başlıyor.
Reklam vermeyi kesmeyen ancak tasarruflu davranmaya karar veren şirketler için internet tam anlamıyla biçilmiş kaftan. Çünkü internette yayınlanan reklam diğer maceralara oranla aynı bütçeyle daha fazla görüntülenme ve aynı anda daha çok kişiye ulaşma imkanı verir. Bu da birim kişiye ulaşmak için harcanan maliyetin oldukça düşmesi anlamına gelmektedir. Kesin olarak ölçümlenebilir.
Hedef kitle ile markayı buluşturan interaktif çözümler ve yürütülen kampanyalar hakkındaki analizler, detaylı rapor ile reklam verene sunulur. Tüm diğer reklam mecralarına göre çok daha yüksek ROI (yatırım getirisi) oranına sahiptir. Siz, siz olun iyi günde, kötü günde, bollukta ve yoklukta reklamınızı kesmeyin, size inananları küstürmeyin. 2001’deki kriz döneminde agresif reklam yapanlar, aşırı dikkatlilere göre 4,5 kat büyümüşlerdir. (The Center for Research and Development’a ait bir araştırmadan) 2001’de Reklam yatırımlarını azaltmayanlar, sonraki 5 yılda hızlı hızlı bir satış artışı yaşamışlardır.
19.11.2008