Kızı Yaren Ertürk'ün (6) ihmallerden dolayı hayatını kaybettiğini ifade eden baba Ziya Ertürk, hiçbir bulaşıcı ya da ağır hastalık geçirmeyen kızını 13 Haziran 2014 tarihinde ateşlenince Atatürk Devlet Hastanesi'ne götürdüğünü söyledi. Doktoru yarım saat beklediklerini iddia eden Ertürk, “Doktor geldiğinde kızımdan kan ve idrar tahlili istendi. Daha sonra müşahede odasına geçtik ve kızımın sağ ayağından iğne yapıldı. Ateşi düşmesi için yarı çıplak acil girişinde kızımızı yürütmemiz gerektiği söylendi. Belli bir süre kızımızı böyle gezdirdik. Doktor kızımızın kanında mikrop olduğunu, kan değerlerinin yüksek, enzimlerin normal olduğunu belirterek, antibiyotik almasına gerek olmadığını, fakat ateş düşürücü ve soğuk algınlığı ilacı yazarak pazartesi günü tekrar polikliniklere gelmemizi söyledi” diye konuştu.

Teşhis sonrası evlerine dönen baba, kızlarının evde hep yatmak istediğini, hiçbir şey yemediğini ve sürekli su içmek istediğini söyledi. 6 yaşındaki Yaren Ertürk’ün ayaklarının sürekli soğuk olduğunu söyleyen Ziya Ertürk, “Akşam üzerine doğru bütün vücudunun ağrıması ve bacağının üzerine basamamaya başlaması üzerine pazartesiyi beklemeden saat 18.30 sıralarında hemen acile götürdüm. Pazartesi ortopedi doktoruna kızımızı göstermemizi söylediler ve ayağına bandaj yaptılar. Bu durum bizi tatmin etmediğinden, tekrar çocuk bölümüne geçerek kızımızı göstermek istedik fakat yoğunluk çok fazla olduğundan ve sıranın gelmesi de mümkün olmadığından Atatürk Devlet Hastanesi'nden çıkarak ağrı ve acıdan bitkin düşmüş kızımızı özel bir hastaneye götürdük. Buradaki acil doktoru baktı, 'Benim uzmanlık alanım değil ama yine de soğuk algınlığı olabilir' diyerek bitki çayı ve ada çayı içirmemizi söyledi. Hastaneye giriş kaydını da yaptırmadı” dedi.

Hastane sonrası tekrar evlerine döndüklerini söyleyen baba Ziya Ertürk, kızının evde tekrar fenalaşması üzerine bir kez daha Atatürk Devlet Hastanesi'ne gittiklerini anlatarak, “Kızımızı kucağıma alarak ve koşarak doktorun odasına hemen yatırdık. Bu arada çocuk yarı baygın hale geldi, annesine sadece, 'Uykum geldi' diyebildi. O günkü nöbetçi çocuk doktoru yerinde bulunmadığından, acıdan kıvranan bir baba olarak sekreter hanıma feryat ederek, ‘Doktoru hemen bulun’ dememe rağmen sekreter hanım ilgisiz bir şekilde telefonla görüşmeye devam etti. Bağırmam üzerine doktora ulaşmak yerine güvenlik çağırmak istedi. Bu sırada çocuk artık kendini kaybetmeye, dili dönmemeye başladı. Sekreter hanım olayın ciddiyetinin farkına varıp diğer acil doktorlarını ve hemşireleri çağırdı. Hemşire hanımlar ve acil doktoru, hastaneye gitmemizden 15 dakika sonra çocuğumuza müdahale etmeye başladı” dedi.

Kızı Yaren Ertürk’ü yoğun bakım odasına yatırdıktan 15-20 dakika sonra nöbetçi doktorun geldiğini söyleyen baba Ziya Ertürk, “Aradan yarım saat geçtikten sonra Dr. E.Ş yanımıza gelerek müdahalenin yapıldığını, çocuğumuzun durumunun ağır olduğunu ve felç geldiğini söyledi. Çocuğumuzun daha önce bir hastalık geçirip geçirmediğini sorması üzerine, biz de kendisine cuma gününe kadar her şeyin normal olduğunu, gayet sağlıklı bir çocuk olduğunu söyledik. Dr. E.Ş tekrar yoğun bakım odasına girdi, kapının önünde yaklaşık 1-1 buçuk saat bekledikten sonra Dr. E.Ş. yanımıza gelerek, ‘Başınız sağ olsun’ dedi” şeklinde konuştu.

Öte yandan, Balıkesir Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği, iddialarla ilgili soruşturma başlattı. Genel Sekreter Hasan Hocaoğlu, "Babanın iddialarını gündemimize aldık. Hadisenin nasıl meydana geldiğini araştırıyoruz. Bir ihmal ihtimaline karşı soruşturma başlattık. Konunun muhatabı olan kişiler soruşturma kapsamındadır" açıklamasını yaptı.

14.08.2014