FEKAL öğrencilerinden Muhammed Buğra Yılmaz, projenin NASA’nın 34 yıldır düzenlediği Genesis Stanmant projesinin devamını sağlayacağına dikkat çekerek, "Bu proje uzaya bir yerleşke tasarlamak, bu yerleşkede çeşitli enerji kaynaklarımız olabilecek. Dünya gitgide yaşanılmaz bir hale geliyor. Bu bize çeşitli tehlikeler doğurabilecek ve uzayı keşfetme çabasında NASA’nın attığı önemli adımlardan birinin tasarımını yapıyoruz. Bu teknoloji şimdilik mümkün olmasa da gelecekte var olabilecek ve mühendisler tarafından bu proje yapılabilecek. Projenin asıl amacı uzayda yerleşim ve uzayı tanımlamak. Uzayı tanımlamanın sonucunda uzayda olan yağmurlar, gezegenler ve çeşitli kuyruklu yıldızları ve galaksileri tanımlayabileceğiz. Bu çalışmalar uzaydan daha rahat gözlemlenebilecek. Bu modül enerjisini kendi kendine üretebilecek. İçinde bütün enerji kaynakları dünyadaki gibi var olacak ve bu modülün dünyadan hiç bir farkı olmayacak" dedi.

Aynı proje hakkında görüşlerini dile getiren Atakan Özgün ise "Bu modül kendi kendine yetebilecek bir şekilde tasarlandı ve içinde her türlü aktivite alanları bulunuyor. Modülümüzün bu kol kısımlarında yaşam alanları olacak. Bu merkezde hastaneler olacak. Enerjiyi ise kollarda bulunan seralardan karşılayacak ve oksijen üretmiş olacak" şeklinde konuştu.

NASA’ya gönderilen diğer projenin tasarımcıları Zeynep Elif Sab ile Ezgi Deren Taygun ise projeyi, gelecekte uzayda yaşayacak insanlar için yaptıklarını ifade ettiler. Projenin ayrıntıları hakkında bilgi veren Zeynep Elif Sab, "Bu proje bir gün uzaya çıktığımızda insanlık artık dünyada yaşamadığında uzaya atılmış bir ilk adım olacak. Bundan sonraki bütün kolonileşme hareketleri için bir başlangıç olacak. Biz bu projede aslında dünyada istediğimiz bir ütopyayı yarattık, gelir düzeylerinden, yaşam biçimlerinden teknolojiden, insanlar arasındaki hak ve hukuktan bahsettik. Bilimsel açıdan gelişmeyi, kültürel açıdan daha ileri gitmeyi ve kolonileşmeyi arttırmayı sağlayacak etkinlikler koyduk" dedi.

 

 

06.03.2015