12 Eylül mağduru 13 ülkücünün vekalet verdiği Avukat Mehmet Birol Şahin, adliye önünde yaptığı basın açıklamasının ardından şikayet dilekçesini Cumhuriyet Başsavcılığı'na sundu. Vekaletlerini aldığı 13 ülkücü adına Balıkesir Adliyesi önünde bir basın açıklaması yapan Avukat Şahin, 12 Eylül 2010 tarihli referandum ile anayasada 12 Eylül 1980 günü askeri darbe yaparak yönetime el koyan eski Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile kuvvet komutanları ve bu eyleme katılanların yargılanamayacağına dair geçici 15. maddenin milletin oylarıyla kaldırıldığını hatırlattı. Bu kişilerin artık anayasa hükmüyle koruma altında tutulması ayıbının da ortadan kalktığını belirten Birol Şahin, bu gelişmenin demokrasi adına son derece olumlu ve ileri bir adım olduğunu söyledi.

Şahin, "12 Eylül darbesi sürecinde olağanüstü uygulamalar sonucunda hukuka aykırı biçimde yapılan yargılamalar, verilen cezalar, işkence ve kötü muamelelerden dolayı bunların faillerinden hesap sorulması imkanı 30 yıl sonra yine bir 12 Eylül günü kazanılmıştır. Millete karşı milletin silahlarını doğrultarak millet iradesini ortadan kaldıran her kim olursa olsun er ya da geç hesap vermelidir. Türkiye'nin her ilinde olduğu gibi Balıkesir ilimizde de 12 Eylül darbesinin hukuksuz uygulamaları sonucunda işkence görmüş, hukuka aykırı yargılama ve tutuklamalar, meslekten atmalar, sakat kalanlar, ailesi dağılanlar vardır. Bugün hazırladığımız şikayet dilekçesini Cumhuriyet Savcılığı'na veriyoruz. O günlerde yaşanan işkencelerin, kötü muamelelerin kamuoyuna anlatılamayacak kadar özel ve utanç verici olması sebebiyle hem de soruşturmanın gizliliği prensibi gereği de şikayet dilekçemizi şimdilik kamuoyu ile paylaşmıyoruz. Şimdi hesap günüdür" dedi.

"DARBECİLER İNSANLIK SUÇU İŞLEDİ"
Avukat Mehmet Birol Şahin, 12 Eylül darbecilerinin insanlık suçuyla yargılanacaklarını, bu sebeple zaman aşımından yararlanmalarının söz konusu dahi olmadığını savundu.

Birol Şahin, "Türkiye'de herkes şunu iyi bilmelidir ki, millet iradesini her ne olursa olsun etkisiz kılmak isteyenler, er ya da geç hesap verecektir. Şimdi 13 Eylül günüdür ve hesap verme başlamıştır. 12 Eylül darbesini yapan, buna katılan herkes için artık savunma ve hesap verme günüdür. Şu anda 13 kişinin vekiliyim ama telefonla görüştüğümüz insanlar da var. Bunu herkes kendisi yapabilir, o günü belgeleyen evraklarla herkes Cumhuriyet Savcılığı'na başvurabilir.

Bunun sadece cezai boyutu yok, o günlerde kaybettiklerinden dolayı maddi ve manevi açıdan tazminat davası da açabilirler. Bugünden itibaren herkesi bu haklarını kullanmaya davet ediyoruz. Çünkü seçilmiş hükümetlere karşı demokrasimizin sağlam temellere oturması için bu tip şeylere tevessül edenlerin hesap vereceklerini artık iyice öğrenmeleri gerekiyor. Herkes seçilmiş hükümetlere, millet iradesine saygı duymayı öğrenecek.

Zaman aşımı var mı yok mu diye çok tartışıldı. Bu da artık görülmüş olacak, bu açıdan da 12 Eylül'deki mağdurların bu müracaatları yapması son derece yerinde ve doğrudur. Zaman aşımı söz konusu değil çünkü zaman aşımını kesen anayasal koruma var. Üstelik darbeler gerek AHİM, gerekse bizim hukukumuza göre bir insanlık suçudur. Seçilmiş hükümetleri, demokrasiyle gelenleri silah zoruyla devirmek insanlık suçudur, insanlık suçlarında da zaman aşımı söz konusu değil. Ama bu bizim görüşümüz, hukuki uygulamayı da hep beraber göreceğiz" diye konuştu.

"EGE BÖLGESİ'NDEN SENİ NUMUNELİK OLARAK ASACAĞIM"
12 Eylül mağdurlarından olan ve ülkücü kimliğiyle tanınan Ahmet Ulu da avukatıyla birlikte adliyede hazır bulundu. Hesap sormak ve hakkını aramak için 30 yıl beklediğini söyleyen Ahmet Ulu, nihayet anayasada yer alan geçici 15. madde engelinin bugün itibariyle ortadan kalktığını, bundan dolayı büyük bir mutluluk duyduğunu belirtti. Gördüğü işkencelerin ve uğradığı haksızlıkların hesabını soracağını söyleyen Ahmet Ulu, "12 Eylül ve sonrası oluşan işkence olaylarının ve hukuksuzluğun hesabını verebilmek için 30 yıl boyunca beklediğimiz an, şu andır.

Bundan önceki dönemlerde dava açmaya çalışmamıza rağmen 15. madde önümüzde engeldi. 30 yıl sonra halkın iradesiyle bu geçici 15. maddenin anayasadan çıkarılıp atılmasıyla 12 Eylül'ü yapanların, o dönemde suç işleyenlerin yargılanabilmesinin önü açılmıştır. Biz bu hakkımızı kullanmak için avukatımızla savcılığa geldik, suç duyurusunda bulunacağız. O dönemdeki yaşanan hadiselere bir örnek: Dönemin başsavcısı Nurettin Soyer beni bizzat odasına çağırarak, 'Ege
Bölgesi'nden seni numunelik olarak asacağım' dedi. Bu cümleye dikkat ediniz. Çünkü hukuk hadisesi ihtilali yapan iradeyle belirlenir. O irade hukuku nasıl düzenlemek isterse ona göre yönlendiriliyordu. Milyonlarca kişinin işkencelerle mağdur edilmesinden söz ediyoruz. İnşallah 30 yıl sonra bu önümüzü açan halk oylaması bir daha ihtilallerin yapılamayacak şekle bürünmesine sebep olacaktır. Verdikleri evetlerden dolayı tüm halkımıza teşekkür ediyorum, mağdurlar adına sağcısıyla solcusuyla teşekkür ediyorum. Çünkü ülkemizin geleceğini hep beraber yapılandıracağız. Önümüzde uzun bir dönemeç var" dedi.

"KENAN EVREN'İ MÜŞAHEDEYE ALSINLAR, İNTİHARINI ENGELLESİNLER"
Eski Büyük Birlik Partisi (BBP) GİK üyesi olan ülkücü Ahmet Ulu, 12 Eylül darbe yönetiminin başındaki Kenan Evren'e de atıfta bulundu. Evren'in, "Halk oylamasında evet çıkarsa intihar ederim" dediğini belirten Ahmet Ulu, "Biz Kenan Evren'in bu sorumluluğunu üzerimize almak istemiyoruz" dedi.

Adliye önünde karşılaştığı ülkücü Selahattin Türkyılmaz isimli arkadaşıyla sohbet eden Ahmet Ulu, "Evren, 'evet çıkarsa başıma kureyutu yok, o günlerde kaybettikleşun sıkarım' demiş. Şu anda evet denmesinden dolayı biz bunun sorumluluğu altına girmemek için sayın Kenan Evren'in müşahede altına alınmasını, ellerinin arkadan bağlanarak kafasına kurşun sıkılmasının engellenmesini istiyoruz. Biz bu veballe yaşayamayız, kendisi çok değerli bir adamdır. O yüzden yazık olur vatandaşımıza. Aman intihar falan etmesin" dedi.

Ahmet Ulu, Kenan Evren'in 12 Eylül'de suç işlemesiyle alakalı olarak zaman aşımı hakkından yararlanamayacağını çünkü Evren'in 12 Eylül ve sonrasında suç işlemeye devam ettiğini, ancak bunun kararını Türk milleti adına hakimler ve savcıların vereceğini söyledi. Adliye önündeki basın açıklaması sırasında polisin çevrede sıkı güvenlik tedbiri aldığı gözlendi.

13.09.2010